Papa’nın İznik ziyareti, Gnostizm, “Evrensel Ruhaniyat”a geçiş mi?
Doç. Dr. Vahap AKTAŞ
Tarih bazen Katolik dünyasının ruhani lideri bir papa ile bir Anadolu kasabası arasında beklenmedik köprüler kurar. 2025’in ilkbaharında, Katolik Kilisesi’nin papası olarak seçilen Leo XIV., tahta çıkış konuşmasında İznik’i (Nicaea) anarak, “İznik Konsili’nin ruhu bugün de yaşıyor,” dedi.
Peki ne oldu da doğu ile batı arasındaki kilise çatışmaları yüzyıllarca süren ayrılıklara sebep oldu?
Çatışmanın sebebi basit bir “papalık yetkisi” tartışması mıydı?
Doğu ile Batı’nın kilise tarihindeki ayrılığı, basit bir “papalık yetkisi” tartışması değildi. Bu çatışma; imparatorluk, dil, kültür ve hatta mistik arayışların çatışmasıydı. 1054’teki Büyük Ayrılık (Schisma Magnum) sadece bir karşılıklı aforoz töreni değildi; arkasında 7 yüzyıllık bir birikmiş öfke vardı.
Roma, Petrus’un varisi olarak evrensel başpiskoposluk iddiasını sürdürürken, Konstantinopolis “Yeni Roma” olarak eşitlik talep ediyordu. Latinler Filioque’yi (Kutsal Ruh’un Baba’dan ve Oğul’dan çıktığını) tek taraflı eklemiş, Yunanlılar bunu sapkınlık saymıştı. Ekmek mayalı mı mayasız mı olmalıydı? Papa mı yoksa Pentarşi (beş patriklik) mi üstündü?
1204’te IV. Haçlı Seferi’nin Konstantinopolis(İstanbul)’i yağmalaması, bu teolojik tartışmayı kanlı bir yaraya çevirdi. Ayasofya’nın mihrabı Latin askerlerinin at ahırı oldu; Venedikliler dört at heykelini çalıp San Marco’ya götürdü. O gün bugündür Ortodoks dünyası “Frankları” asla affetmedi.
Bu derin kırgınlığın en ilginç ve az bilinen katmanlarından biri, her iki kilisenin de bastırmaya çalıştığı Gnostik mirastır.
Gnostisizm, maddi dünyanın şeytanî olduğu, kurtuluşun ancak gizli bilgiyle (gnosis) mümkün olduğu inancı, 2. yüzyıldan itibaren hem Roma hem Konstantinopolis tarafından sapkın ilan edilmişti. Fakat Anadolu, Gnostik akımların en güçlü olduğu coğrafyaydı. İznik (Nikaia), 325’te Ariusçuluğa karşı ilk Ekümenik Konsil’in toplandığı şehir, aynı zamanda Gnostik Valentinian okulunun aktif olduğu bir merkezdi.
İznik’in ‘gnostik ikizi’ diyebileceğimiz, bir zamanlar bilgiyle, sırla ve ‘yasak’ düşüncelerle dolu şehirler Bergama, Efes, Antakya, Harran; hepsi bir dönem “gnostik şehirler”di ve tabii ki İznik’in hemen yanı başındaki eski Bithynia’nın derinliklerindeki gizem okulları. Marcion, Basilides, Valentinus gibi isimler bu topraklarda vaaz verdi. Ortodokslar kadar Katolikler de bu “bilgi sapkınlarını” yaktı, kitaplarını yok etti. Bugün Vatikan arşivlerinde hâlâ mühürlü Gnostik el yazmaları duruyor.
Bu şehirler “Kilise’nin doğumundan önce de sonra da ışığın ve karanlığın birlikte büyüdüğü laboratuvarlar” olarak nitelendirildi. Gnostisizm, kilise tarihinin en büyük “sapkınlık” damgası yemiş akımıydı. Bugün “gnostik” kelimesi, çoğu zaman komplo teorilerinden New Age kültlerine kadar uzanan bir şemsiye terim haline geldi. Tam da bu yüzden, kilise çevresi “Gnostik şehirlerin ruhu yeniden hortluyor,” diyordu. “Ama bu kez taş duvarlar içinde değil…
Ve işte 2025’in belki de en sembolik olayı: Papa XIV.Leo’nun İznik’e yapacağı ziyaret. Tam 1700 yıl önce, 325’te İznik Konsili’nin toplandığı Bazilika’nın kalıntılarının önünde Katolik Kilisesi’nin lideri, Ortodoks Ekümenik Patriği Bartholomeos ile birlikte dua edecek olması.
İznik Konsili’nin Hristiyanlar arasındaki ayrılıkları bir kenara bırakmak ve ortak akide etrafında birleşme açısından çok önemli olduğu muhakkak. Bu ziyaret yalnızca bir dini ritüel olarak değil, aynı zamanda Papalığın batı merkezli siyasetinin tarihsel ve güncel kodlarıyla iç içe geçmiş bir pratik olarak değerlendirmek de gerekiyor. Bununla birlikte Hristiyan dünyasının tarihsel hafızasında merkezi bir yere sahip olan İznik’i, yeniden küresel kültür ve din diplomasisi sahnesinde yer almasının da yolunu açabilir.
Bir önceki Papa Franciscus Türkiye ziyaretlerinde Latin Kilisesi adına 1204 yağmasından dolayı resmen özür diledi. İlk kez bir Papa, Filioque’nin tek taraflı eklendiğini kabul etti ve “birlik için bu ifadeyi Creed’den çıkarma” seçeneğini masaya koymuştu. Bartholomeos ise “İznik’in ruhu bizi yeniden birleştiriyor” dedi.
Bugünkü ziyaret, sadece diplomatik bir jest değil. İznik’in altında hâlâ gömülü olan Gnostik metinlerin varlığı, iki kiliseyi ortak bir “düşman” etrafında birleştirdi: Sekülerleşme ve yeni çağ spiritüelizmi.
İznik’te iki yaşlı adamın el ele tutuşup dua edeceği görüntü, belki de 1000 yıllık çatışmanın, ayrılıkların son perdesinin başlangıcı olacak. Katoliklerle Ortodoksların birleşmesi çok zor; ama ilk kez ortak bir tarih yazma çabasındalar: 1204’ün yağmacıları değil, 325’in konsil babaları olarak.
Belki de en büyük ironi şudur: Bir zamanlar her iki kilise tarafından da lanetlenmiş Gnostik şehir İznik, 2025’te Hıristiyan birliğinin yeniden doğduğu yer oluyor. Tarih, gerçekten de en beklenmedik yerde tekerrür eder; bu kez kanla değil.
İznik, 1700 yıldır Hıristiyan dünyasının en kutsal konsil şehirlerinden biri olarak anılırken, bir Türk kasabası olmanın ötesinde, şimdi bir papa tarafından “gnostik karanlığın yenildiği yer” olarak yeniden işaretleniyor olması çok değerli.
Gerçeğin tekelliğini iddia eden her kapalı kapı, ister 2. yüzyıl İskenderiye’sinde, ister 2025’in egemen düşünce kulelerinde olsun, yeni bir “gnostik şehir”dir. Ve o şehirler çoğaldıkça, İznik’in birleştirici ruhuna daha çok ihtiyaç duyuluyor.
Belki de 1700 yıl sonra, Hristiyan dünyasının aynı göl kenarında, yeni bir konsile ihtiyacı var.
Ama bu kez aforoz etmek için değil; anlamak, konuşmak ve birlikte yaşamayı yeniden öğrenmek için.
